AnasayfaArtvin'den HaberlerGURBETÇİLER MEMLEKETLERİNİN DOĞASINA SAHİP ÇIKTI

GURBETÇİLER MEMLEKETLERİNİN DOĞASINA SAHİP ÇIKTI

GURBETÇİLER MEMLEKETLERİNİN DOĞASINA SAHİP ÇIKTI

İstanbul da Yaşayan Gurbetçi Şavşat ve Ardanuç Halkı Doğasına Sahip Çıktı

Hayati Akbaş

ARTVİN-Şavşat Dernekleri Federasyonu, Ardanuç-5’ isimli hidroelektrik santral (HES) projesine ilişkin “ÇED Gerekli Değildir” kararı ile ilgili açıklama yaptı.

Şavşat Dernekler Federasyonu Başkanı Av. Halis Yıldırım, “Doğanın talanına karşıki yapılan HES, Maden ve Taş Ocakları adı altında yapılan doğa talanını tamamen sonlandırana kadar bu mücadelemiz devam edecekti. Şu ana kadar yapmış olduğumuz mücadelelerde çok olumlu neticeler aldık. Doğamız dünden bugüne bizlere bırakılan en değerli mirastır.Bizler bu mirası korumak zorundayız.Yoksa gelecek nesillere ve bütün canlı hayatına söyleyecek sözümüz olmaz.Onun için bu konuda herkesin duyarlı olmasını istiyorum. Bugün burada bu konuda ki duyarlılığımız ile bir basın açıklaması gerçekleştireceğiz.” dedi.

 

Danıştay’ın Artvin Ardanuç’ta ki Suat ve Polat dereleri üzerine yapımı planlanan ‘Ardanuç-5’ isimli hidroelektrik santral (HES) projesine ilişkin “ÇED Gerekli Değildir” kararının iptalini onaması üzerine Şavşat Dernekleri Federasyonu Başkanı Av.Halis Yıldırım ve yönetim kurulunca açıklama yapıldı. Açıklamada, yurttaşların yaşam alanlarına sahip çıktığının altı çizildi, “Bu uzun ve emek gerektiren kolektif mücadele süreci Ardanuç halkının doğasına, suyuna insanına ve tüm canlılarına sahip çıkma sonucu ile taçlanmıştır” denildi.

 

ÖLÜME KARŞI HAYAT

İstanbul Şavşat Dernekler Federasyonu tarafından yapılan basın açıklamasında; “Bildiğiniz gibi ülkenin her yanında yaşanan acımasız doğa ve çevre talanına karşı her geçen gün insanın ve birlikte var olabildiği doğa ve diğer canlıların yaşam haklarına sahip çıkma bilinci ve mücadelesi de yükseliyor. Bu bilinç bazı yerlerde hızlı bazı yerlerde ise daha geç gelişiyor. Toprağına, suyuna, dağına, yaylasına, tüm canlılarına, yaşam alanları mücadelesinde ortak bilinç, kararlı mücadele ve dayanışma kelimenin tam anlamıyla “ölüme karşı hayat” olarak ete kemiğe bürünüyor.” Şeklinde ifade edildi.

 

YÜKSELEN ÇIĞLIKLARI DUYUYORUZ

İstanbul Şavşat Dernekler Federasyonu üyeleri tarafından okunan basın açıklamasında; “ Sağlıklı tohum, gıda, içilebilir su ve güvenlikli gıda sorunu bireyin ve toplumun kaderini belirleyen stratejik kaynaklar olarak hayati öneme haiz. Güvenli gıda, içilebilir su ve  enerji kaynağı olan doğanın vahşi kapitalizm için parasal değeri dışında başka bir değer ve anlamı yok. İşte dünyada, ülkemizde bu gerçeklerin ışığında bizler de doğamıza sahip çıkarak yaşamsal değerleri savunmak hem etik, hem anayasal, hem de vicdani bir görev sürdürüyor, aynı doğrultuda mücadele edenlere de gücümüz ölçeğinde destek vermeye çalışıyoruz. Zaman zaman sizlerle acı, dramatik olaylar için yan yana geldiğimiz gibi bugün olduğu şekilde sevindirici haberlerle de yan yana geliyoruz. Az sonra ayrıntılarını açıklayacağımız Ardanuç 5 HES ve Regülatörü için verilen “ÇED Gerekli Değildir” kararının iptali ve nihai olarak Danıştay 6. Dairesince onanmasına ilişkin kararı nedeniyle toplanmış bulunuyoruz.

Ülkemizin dört bir yanından yükselen çığlıkları yakından duyuyor, biliyoruz. Bazen bizimkiler oralara bazen uzaklardaki çığlıklar bize ulaşıyor. Sıra doğanın sermayenin emrine verilmesine geldi. Oysa doğa herkesin ve her şeyin yaşam kaynağı olarak basit bir meta olamayacak kadar stratejik değer içeriyor. Ardanuçlu yurttaşlarımızın vekili olarak Rize İdare Mahkemesinde 2013 yılında açtığımız “ÇED Olumlu” kararının iptali davasında mevcut bilirkişilerin hazırladıkları rapor bütünüyle hukuka aykırıydı ve bu rapora dayanarak Rize İdare Mahkemesi davamızı 2014 yılında reddetmişti. Bu kararın temyizi için tarafımıza Danıştay’a başvurulmuş, bilime, hukuka ve vicdana aykırı rapor hazırladıkları ve mahkemenin yanılgıya düşürülmesine neden oldukları gerekçesiyle bilirkişiler hakkında da görevi kötüye kullanma suçu kapsamında cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılması için Rize Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurulmuştur.” İfade edildi

İBRET VERİCİ VE ÖĞRETİCİ OLACAKTIR

Basın açıklamasının devamında; “2013 tarihli hukuka aykırı ve Mahkemesince aleyhimize verilen davamızın reddine dayanak teşkil eden o hukuksuz raporu bu basın açıklamasında tartışacak değiliz. Ancak özellikle davanın daha sonraki döneminde önemli sonuçlar ortaya çıkaracak bariz bir hukuka aykırılığı belki bir kez daha vurgulamak benzerlerinin tekrarlanmaması için  hem ibret verici hem de öğretici zengin bir örnek oluşturacaktır.” denildi

YEREL MAHKEME KARARI BOZULMUŞTUR

Mevcut ÇED Raporunu görevleri gereği irdeleyen ve bu arada keşif gözlemleri ve incelemelerini rapor haline getiren bilirkişi heyeti, raporlarının “heyelan incelemesini” konu aldığı bölümünde, heyelanın meydana gelmesinin bizim dava dilekçemizde ısrarla iddia ettiğimizin aksine çok zayıf bir ihtimal olduğunu belirttikten sonra davacı taraftan ziyade proje sahibi firmayı etkileyeceği tespitinde bulunmuştur. Bilirkişi heyetinin heyelan gibi hayati önem arzeden bir konuda, heyelan ihtimalini yalnızca gözlem yoluyla inceleyerek bir sonuca varması öncelikle raporun bilimsel değerini zaten açıkça ortaya koymaktaydı. Bugün buna tekrar vurgu yapmamızın asıl nedeni şudur:

Rize İdare Mahkemesi’nin 2013 yılında “ÇED Olumlu” kararının iptali davamızın reddi üzerine 2014 yılı Mayıs ayında tarafımızca Danıştay’a temyiz başvurusunda bulunulmuş, Danıştay 14. Dairesince “havza bazında değerlendirme yapılmamış olduğu gerekçesiyle” karar düzeltme yolu açık kalmak üzere 16.09.2014 tarihinde Yerel Mahkeme kararı bozulmuştur.

Davalıların, Danıştay kararının düzeltilmesi başvuruları üzerine Danıştay 14. Daire yaklaşık 1,5 yıl sonra (26.11.2015 tarihinde) kendi kararını düzelterek bu kez Rize İdare Mahkemesi’nin kararının onanması yönünde karar vermiştir. Çok ender görülen Danıştay’ın kendi kararını değiştirme biçimindeki bu kararından sonra normalde hiçbir engeli kalmayan şirket bu kez doğanın sürprizi ile karşılaşmış ve meşhur Çevre ve Orman Bakanlığı’nın 2009/7 noluGenelgesi ile Ardanuç-5 Regülatörü ve HES Revize Projesini hazırlatmıştır. Çünkü; Ardanuç 5 HES Projesinin kesin proje aşamasında yapılan arazi çalışmalarında Regülatör A’nın konuşlanacağı yer, Aydın Deresi civarında heyelan ve jeolojik problemlerin tespit edilmesinin ardından bu kez Suat Deresi ile paralel olan Polat Deresine alınmış ve bu Revize Projesine “ÇED Gerekli Değildir” kararı alarak projeyi yeniden inşa etmeyi hedeflemiştir.

Bu kez Ardanuç halkı adına bir yandan Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yaparken Revizyon dosyasına ilişkin olarak da “ÇED Gerekli Değildir” kararının iptali için 2017 yılında Rize İdare Mahkemesi’ne dava açtık. Yukarıda da vurgulamaya çalıştığımız gibi 2013 yılında dava dilekçemizde açık bir şekilde heyelan ve jeolojik inceleme konusundaki eksikliklere ısrarla vurgu yapmış olmamıza ve hatta hukuka aykırı bilirkişi raporunu ve raporu hazırlayanları bu nedenle şikayet etmemize karşın görüşlerimizi dikkate almayan mahkemenin yanlış kararı yıllar sonra doğa tarafından veto edilmiş, ilk projeleri heyelan nedeniyle uygulanamamış, yeniden hazırladıkları revizyon dosyası ise bu kez bilimsel bir rapor hazırlayan yeni bilirkişi heyeti ve o raporu esas alan Rize İdare Mahkemesi tarafından “ÇED Gerekli Değildir” kararının iptali ile sonuçlanmıştır.

NE KADAR GURUR DUYSAK AZDIR

Rize İdare Mahkemesi’nin Ardanuç halkı lehine olan bu kararı Danıştay 6. Dairesi tarafından onanarak kesin olarak karara bağlanmıştır. Bu uzun ve emek gerektiren kolektif mücadele süreci Ardanuç halkının doğasına, suyuna insanına ve tüm canlılarına sahip çıkma sonucu ile taçlanmıştır.

Bu uzun ve teknik sayılabilecek anlatımı, sürecin ilginç deneyler ve adeta ülkenin doğa ve çevre mücadelesinde yaşanan gerçeklerin birçoğunu barındıran  bir örnek oluşturması nedeniyle ifade etmeyi gerekli gördük. 17 Kurum tarafından verildiği iddiası ile neredeyse yargısal denetim süreçlerine ihtiyaç duyulmaması gerektiğini iddia eden resmi açıklamaların gerçekte bazen ne kadar eksik ve yetersiz olduğu görüldüğü gibi itiraz edilmez, karşı çıkılmaz ve kaderine boyun eğer biçimde kurum ve şirketler baş başa bırakılırsa o zaman doğaya, insana ve tüm canlılara zarar verecek birçok proje hayata geçebileceğini de gözler önüne sermiştir. Örneğimizde olduğu gibi uzun ve meşakkatli bir mücadele süreci bugün bu yanlış projenin hayat bulmasına engel olarak yaşam hakları hanesine büyük bir kazanım eklemiştir. Bu kazanımdan hep birlikte ne kadar gurur duysak yeridir.

DAYANIŞMA GÜCÜ GÖSTEREN HERKESE TEŞEKKÜRLER

Basın açıklamasının son bölümünde ise; “Bu süreçte kesintisiz ve kararlı bir mücadele sürdüren Ardanuç halkı, birbirleriyle dayanışmada yarışan köyler ve köylüler, her keşifte meydanları dolduran kadınlar, bu mücadelenin kazananlarıdır. Hukuki mücadele sürecinde ve işlerin hazırlık sefahatinde başta Şavşat Dernekleri Federasyonu olmak üzere dayanışma gösterin bütün kişi ve kurumlara teşekkür ediyoruz.Yaşasın yaşam hakkı mücadelemiz!Yaşasın bütün canlılar için yaşanılır bir dünya mücadelemiz!Yaşam alanlarımıza, emeğimize, irademize hep birlikte sahip çıkacağız!” şeklinde ifade edilerek basın açıklaması sona erdi.