AnasayfaArtvin'den HaberlerKÜLTÜREL DUYARLILIK ÇERÇEVESİNDE, ARDANUÇ CEHENNEM DERESİ KANYONU İÇİN ÖRNEK BİR MİMARİ PROJE ÖNERİSİ.

KÜLTÜREL DUYARLILIK ÇERÇEVESİNDE, ARDANUÇ CEHENNEM DERESİ KANYONU İÇİN ÖRNEK BİR MİMARİ PROJE ÖNERİSİ.

KÜLTÜREL DUYARLILIK ÇERÇEVESİNDE, ARDANUÇ CEHENNEM DERESİ KANYONU İÇİN ÖRNEK BİR MİMARİ PROJE ÖNERİSİ.

 

 

Artvin-Ardanuç, gerek doğası, gerek, tarihi, gerekse kültürü, sanatıyla ve kalender mert insanlarıyla Artvin’in en güzel ilçelerinden birisidir. Turizm açısından büyük fırsatlar ve zenginlik sunmaktadır. Ardanuç Kanyonu dünyaca ünlü kanyonlar arasında yer almaktadır.

Dünyadaki eşdalarına yapılan turistik ve sanatsal projelerle turizmin en gözde yerleri arasındaki yerini almışken, Ardanuç Cehennem deresi kanyonu maalesef bugüne kadar kaderiyle baş başa bırakılmıştır. 2014 yılından sonra yavaş yavaş ilgili devlet kurumları el atmaya başlamış, dönemin valisi Kemal Cirit, cehennem deresi kanyonuna yürüyüş etkinliği düzenleyerek ilk kez en st seviyede sahip çıkmış ve burada yapılacak projelerin ilk adımını böylece atmıştı.

Aradan 5 yıl geçti. Ardanuç Cehennem Deresi kanyonu için bir proje hazırlandı. Proje için DOKA yaklaşık 800 bin TL destek anlaşmasını Ardanuç Kaymakamı M. Furkan Sancaktutar ve İl Kültür ve Turizm Müdürü Ömer Gümüş ile imzaladı. Bu anlaşmanın ardından konu yaygın basın ve yayın kuruluşlarında yayınlandı.

Nasıl bir proje uygulanacağı da kamuoyuna servis edildi. Ancak bu proje kamuoyunda heyecan yaratmak bir yana direk eleştiri konusu oldu. Özellikle yapılacak köprünün Borçka Perçemli demir köprüsü andıran sıradan bir yapı olması, bunun yanında civarda yapılacak olan yapıların sanatsal ve mimariden yoksun çizgiler yansıtması bir çok Artvin aydınını harekete geçirdi.

Artvin’in yetiştirdiği çok değerli mimar ve ilgili meslek erbapları öneri projelerini hazırlayarak taslak halinde sundular. O şekilde bir projenin uygulanması durumunda yapılacak harcamanın boşa gideceği ve Kanyonun eskisinden beter hale geleceği için zarar göreceği görüşü dile getirildi.

Ardanuç Cehennem deresi Kanyonu’nda yapılacak olan Turistik amaçlı proje için örnek bir taslak proje hazırlayan Artvinli mimar hemşehrimiz Rahmi Öngüner, çalışmasını Artvin’de görev yapan ilgiliki amir, bürokrat ve Artvin Halkının beğenisine sundu. Öngüner, bunun örnek bir proje olduğunu, daha farklı fikirlere sahip olanların bunu dile getirebileceğini, buraya en uygun projenin uygulanmasının hem Ardanuç’un, hem ‘de Cehennem Deresi Kanyonu’nun geleceği için hayati önem taşıdığına vurgu yaptı.

Bizler gazeteci olarak ve yerel basın organları olarak, proje ile ilgili düşünce, tasarım ve çalışmaların Artvin Kamuoyuna sunma, konuyla ilgili kamuoyu yaratma ve en doğru projenin uygulanmasını sağlamak amacıyla üstüne düşen görevini yapmaya hazır olduğunu açıkça dile getiriyor.

Bu kapsam da bu projenin açıklanmasının ardından gecesini gündüzüne katan ve çok önemli bir çalışma yapan Mimar Rahmi Öngüner örnek çalışma projesini Artvin Halkıyla paylaştı. Çalışmasını yaklaşık 8 sayfalık bir açıklamayla taçlandıran ve fotoğraflarla bütünleştirerek anlatan Öngüner’in makale, tasarım projesini ve fotoğraflarını siz değerli okurlarımızla buradan
tümünü, yerel gazetelerde ise bölümler halinde sunacağız.Kabul edersiniz ki toplumumuz uzun yazı okuma konusunda pek istekli değil. Ayrıca tüm sayfaların bir haberle dolması da gazetecilik gereği doğru değil. Bu nedenle 3 yada 4 bölüm halinde gazetelerde yayınlayacağız. Çok değerli hemşehrimiz Mimar Rahmi Öngüner’in yüreğiyle hiç bir maddi beklenti içinde olmadan Artvin’e yakışır bir proje uygulaması dileğiyle büyük emek harcadığı bu çok değerli ve faydalı yazısını dikkatle okumanız ve bu konudaki düşüncelerinizi bizimle paylaşmanız dileğimizle iyi okumalar diliyoruz. İşte sayın Öngüner’in yazı ve taslak örnek proje çalışması;

CEHENNEM DERESİ KANYONU
İÇİN YAPILAN PROJE HABERİ

“Sayın, Artvinli Hemşehrilerim, İlgili Makamlar, Kurumlar ve Sosyal Hizmet Kuruluşları,

Hemşehri = Türk Dil Kurumu kaynaklarına göre, Farsça bir kelime olup, Türkçemize zamanla yerleşmiş, kendine has bir kokusu olup, memleket-yurt kokan bir ‘isim-deyim’ arası adlandırmadır.

( Farsça = he’mşehri, düz okuma ile de Hemşehri = aynı şehirlilerden oluşan topluluğun, bireylerine verilen bir isim tanımlaması)

Bu yazımın ve projenin tetikleyici faktörü: 30 Ocak 2019 günü, Sevgili kardeşim ve Meslektaşım, Sayın,Restöratör, İç Mimar ve aynı zamanda, Macera Turizmi ile ilgilenen, Suat ÇELİK’in, Facebook haberleşme portalindeki; Artvin – Ardanuç, Cehennem Deresi Kanyonunda yapılması gündeme gelen, Kanyon Köprüsü haberinin bizlere duyurulmasıdır.

Haberin detaylı konusu ise: Bu kanyonda Turizmin gelişmesi için, Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansının, (DOKA) bu projeye, 780.925.00 TL destek yardım anlaşmasının; Ardanuç Kaymakamlığı ile yapılan sözleşme görüntülerinin; takip eden günde; CNN TV.haber kanalında, Yerel Gazeteci Sayın, Sami Özçelik ve Beşeri Coğrafya,Kültürel Ekoloji dalında Araştırmacı, Bilim İnsanı Sayın, Leman Albayrak’ın açıklaması ile haber olarak, kamuoyuna sunulmasıdır. Kendilerine bizleri bilgilendirdiklerinden dolayı teşekkür ederim.

Facebook’ta yazı ve resim müşterek sergilenemediğinden, buradaki yazıyı takiben fotoğraflardaki referans numaralarına bakarak eşleştirmenizi rica ediyorum.

Şimdi bu haberin detayını ifade eden projenin görsellerini, alenileşmiş haber olduğu gerekçesiyle, buraya aktarıyorum. (Resim 1ve 2)
Üstteki iki resim, haberin öneri projesinin resimleri, alttaki resim ise; kanyonun en muhteşem olan bakı noktasının resmidir.(Resim 3)

Çocukluğumda; sol alt ortadaki yuvarlak gibi görünen kaya platodan, sesim yankı yapsın diye, karşı vadiye çok bağırmışımdır. Bu davranış özelliği, insan varlığının, uçuruma karşı direnme dürtüsü ve doğa ile yaşamın müşterek paylaşma içgüdüsüdür. Doğanın nimetlerini fark etme eylemi.
Şimdi sizlere; kanyon konsolu adı ile başlayan ‘macera turizminin’ çıkış hikayesine:

İlk konsol, Amerikada, Kolorado vadisinde, bireysel dağcılık sporu yapan maceraperest gençlerin; aşırı tutkularından dolayı, kanyona girip, bazen de geri dönemedikleri dikkatlere düşünce; işin daha kontrollü yapılabilmesi ve bu bölgede bir ilk yardım istasyonu fikrinden yola çıkılarak, falez üzerinden 30 metre konsol halinde, at nalı formunda, döşemesi cam kaplı, U dönüşlü konsol ve barınma ile sosyal aktivitelerini de kapsayan tesisler yapılarak gündeme gelmiştir. ( Bu bilgileri, yıllar önce; bir seyahatimde, Amerikalı meslektaşım, genç bir mimardan dinlemiştim) Akabinde Avrupa’nın kuzey ülkelerinde, asma köprüler halinde, uzak doğuda ve şimdi ise ağırlıkla, çok farklı temalarda da Çin’de görmekteyiz

Bunu fark eden Rusya ise, kısıtlı iklim şartları nedeniyle alternatif turizm dalında olan bu Macera Turizmi konusunda, çok güzel örneklerle ve işletme gelirleri ile Dünya; yeni bir iş kolu-sektör kazanmış oldu.
Grand Canyon köprüsünün inşa resmi ve alt resimde ise bitmiş hali.(Resim 4 ve 5)
Diğer örneklere de bir bakarsak.

Rusyadan bir örnek. Zaryadye Park ve nehre uzanan konsol köprüsü.(Resim 6 ve 7)
Vietnam’dan bir örnek: doğaya ve yaşama el açmış; eski acıların isyanı.(Resim 8 )

Bu iki örnek ise Çin ve Rusya’dan. Sağdaki resim Soçi’den. İki tepe arasında, 8 adet çelik halat’a asılmış, asma köprülerle, kah düz ve kah çıkan merdivenlerle, muhteşem bir Macera Turizmine, milyon dolarlar harcanarak, Merkez Bankası gibi, para basan tesisler.!!!(Resim 9 ve 10)
Artvin, Ardanuç, Cehennem Deresi Kanyonunun, Koruma alanı çerçevesinde, turizme açılması hususuna gelince:
Söz konusu Ülkemiz ve Artvin olunca; 1968 den beri Serbest Mimar olarak, Mimarlık büromun faaliyetleri ile 16 Dünya ülkesinde, değişik projelerle bina inşa ettirmiş; yıllarca Üniversitelerde ders vermiş ve yetmiş yaşımda olmama rağmen, halen günde yirmi saat çalışarak, ülkeme nasıl hizmet verebilirim dürtüsü ile daha doğrularla, doğru bilgi ve düşüncelerimi de kağıda dökerek, yazılar yazarak, bireylere ileterek; hizmeti kendime kural edinmiş bir vatandaş olarak, sessiz kalmam mümkün değildir.

Sizlere bu yazıyı ve aşağıda öneri görsellerini sunacağım projenin ve olması gereken başka meslektaşlarımın da elini taşın altına koyarak, onlarında görüşünü alarak, tartışılarak daha doğru kararlarla, toplumla beraber, ortak bilgi ve paylaşımla, doğru projelerin üretilmesinin elzem olduğu gerekçesi ile izninizle konuyu buraya taşımak; Artvin’li bir evlat olarak müdahil olmam, benim boynumun borcudur.

Sayın Hemşehrilerim: Bu projeyi 30 Ocak 2019 tarihinde başlayarak, 09 Şubat 2019 Cumartesi sabah beşe kadar, 10 günlük süreçte, normal günlük büromun işlerinin dışında, geceleri saat 21.00 de başlayıp, sabah 05.00 kadar çalışıp, iki saat uyku uyuyarak, akabinde normal işime giderek, 80 saatte tüm görsel ve modellemeyi de kendim çizerek, dünya güzeli memleketim olan Artvin’ bir katkım olsun istedim.Benim; Ülkem için, hizmet anlayışım böyledir, eleştiriye de açıktır. Bu cümle de Politikacı cümlesi de değildir.

Bahsi geçen kanyon: asırlar boyunca, geçmiş tarihinde; jeomorfolojik yapısı nedeniyle, şuursuz insanoğlunun, niçin ve nedenlerini düşünememeksizin! varoluş kavgalarının sonucu, tarihin derin harflerle not düştüğü, onlarca kitaba konu olacak, hazin sahnelere sahip, tarihe şahitlik yapmış bir doğa varlığıdır. Bu husus kesinlikle göz ardı edilmemelidir.

Buraya bir proje geliştirecek kişi; bütün bu süreci de kapsayan bir düş’ün yumağından, iplik çözer gibi, sabırla naif ifadelerle, tarihin birikimlerini bu projeye dantel gibi işlenmek zorundadır. Tematik projelerde bu esastır. Bu naif temayı kaçırmış proje;(izninizle kimselerin ruhunu incitmemek için kelimeleri cımbızla seçerek yazmaya çalışıyorum)proje olamaz Sayın Hemşehrilerim.

Neden mi? Nedeni ise: projesini tasarladığınız bu kanyonun dibi, kesin envanteri bilinmeyen, yüzlerce belki de binlerce hayatını kaybetmiş insanlarımızın ‘ayırım yapmaksızın, Tanrı varlığı insanların’ ruhani bedenlerinin yattığı yerdir.
Şimdi aşağıda görsellerini izleyeceğiniz projemde, ben bu köprüyü tasarlarken, özellikle bu temayı ön planda tutarak, Tanrı varlığı insan’a olan saygımdan dolayı, köprüyü kapalı bir tüp şeklinde tasarladım. Kapalı tüp’ün döşemesini cam ile açarak, yürüyen her bireyin odaklanarak sadece dikkatini aşağıya yönlendirerek, ruhani insan varlıklarının, vadideki varidatını, çektiği eziyeti ve korkuyu düşünmelerini istedim.
İşte benim sunduğum bu projenin ana felsefesi, tarihten gelen bu değerin, bu kurgu ile ön plana çıkarılmasıdır.

Konu mankenimiz olan Cehennem deresi kanyonu, işte bu resimdir.(Resim 11)

Aşağıdakiler de önerim. (Resim 17 ila 21 arası)

Öncelikle görselleri izleyiniz, açıklamasını sonuç kısmında yapacağım. Cehennemin dibine, sonsuzluğa doğru, kontrollü halat ile sepet ve merdivenle iniş! (resim 22)

Köprü payandası vasıtasıyla, kanyonun sağ ve sol yamaçlarına 45 derecelik ve 55 basamaklı merdivenle, emniyet kemerli, korku merdiveni sporu! İnecek ve çıkacak kişinin ayak bileğine kuvvet !! Korkusu da cabası! Merdiven kenarlarını, cam olarak çizdim, aslında metal kafes olacak. Nedeni de, bu ölçekte kafes tel ifade etmek, bilgisayarda görselin render’ini yaparken, aşırı bayt yiyeceği içindir. Güney yamaçtaki ise orada mevcut mağara ağzı vardır, oraya insanları bu merdivenden indirip, mağara içerisinden, karşı yamacın üst platosuna yürüyerek gidilecektir. (Resim 23)

Muhakkak ki; telefon ekranından bu denli uzun yazıyı okumak zor da olsa, lütfen sabırla okumanızı rica ediyorum.

ÖNERİ PROJENİN, AÇIKLAMA NOTU.

Proje: Eski Ardanuç, Bilbilan yaylası, Ardahan yolunun, eski Berta köprüsünden, (şimdi viyadükle geçiliyor) Ardanuç istikametine sapıldıktan sonra, dere boyu giderken 6 km sonra sağ yamaçta, tarihe mal olmuş, meşhur Ferhat ile Şirin aşkının duvarlara yazıldığı, Ferhatlı Kalesini görürsünüz. Yine eskiden tabirini kullanacağım. 70 li yılların başlarında, TRT televizyonunun siyah-beyaz döneminde, Sevgili Uğur Dündar kardeşimizin, ilk muhabirlik döneminde, Türkiye Ardanuç’u; yamaçtan geçen yol profili kayadan oyma bir diş kovuğu gibi olduğundan, kamyonların arka tekerleklerinden dışta olan kısmı, uçurum tarafında olanı, boşluktan geçişini filme alarak, onun sayesinde tanımıştı.

Bu virajlı yolu takiben 1,5 km sonra, geldiğiniz kısmi plato kesitindeki, Cehennem Deresi Kanyonuna gelmiş olursunuz. İlk sunduğum görsel, Kanyonun batı yönüdür. Size sunum resimlerini sunarken, bu nokta başlangıç noktası olarak kabul edersek, tüm Kanyonu tariflemek için, saat ibresi yönünde hareketle sıralanmıştır. Önünüze gelen ilk yapı, ön kısmı yarım daire formunda, iki katlı bir sosyal etkinlikler yapısı olup; zemin katı sergi toplantı amaçlı olup, galeri merdiveni vasıtası ile üst kata çıkılarak, kısmi müze ve kitaplık olmasını, teklif etmekteyim. Kat yükseklikleri, 3,60 + 3,60 mt. dir.

Kitaplığa ise geçen hafta rahmetli olan, Sayın Şükrü Server Aya’nın, Birleşmiş Milletler Camiasına kadar götürüp ispatladığı, Soykırım yalanlarının tümünü kapsayan Türkçe ve İngilizce yazılmış kitaplarını raflara dizip, buraya gelen yabancı turistlere okutup, gerçekleri öğrenmelerini temin etmemiz gereklidir.
Yuvarlak olan kitlemiz ise:

Sosyal mekanın tamamlayıcısı olan ana bina olup; zemin katı açık alan olarak, avlu ile birleştirilmiş ve tanzim edilmiş olup, buraya gelen turistlerin, soluk alacağı, çay-kahve içerken tüm panoramaya hakim konumda tüm etkinlikleri izleyebileceği, sokak-meydan düzenlemesidir. Bu bina asıl iki katlıdır. Her kat 7,20 mt. Yüksekliğindedir. Yerel balkon Mimarisindeki dikmeler stilize edilerek, alt ve üst ahşap kaseti ile tüm restoran katını çevreleyen, Kanyonun tüm panoramasına hakim, salonu ve önündeki balkonu ile birlikte, 500 m2 lik bir alanda, gerektiğinde farklı fonksiyonlardaki ihtiyaçları da kapsayan bir özelliktedir. Bütün bu hacme servis veren, 140 m2 gelişmiş mutfağı ile yerel tatlar sunulacaktır.

Restoran binasının çatısında ise fotoğraf ve film çekmek için, yağmura karşı, cam şemsiye ile örtülmüş 76 m2 likve modernize edilmiş, gözlem evi ile yapı taçlandırılmıştır.
Restoran için ara katta, sokak ve meydanda dolaşanlar için ise bu iki bina arasında, zeminde ara bir sokakla saklanmış tuvaletler hacmi bulunmaktadır.

Kanyon arazisinde mevcut bakı terası ise hiçbir şekilde işlem yapılmayarak, doğal hali ile korunacak olup, sadece güvenlik amaçlı, her 1,50 mt. de bir, 70 cm çapında ve 1.20mt. yüksekliğinde, yuvarlak kesitli taş kesme dubalar zemine 1.20mt ilave boyla, zemindeki kaya kompresörlerle delinerek gömülecektir.

Buraya gelen her insan, muhakkak ki yere oturarak, falez kenarından ayaklarını aşağıya sarkıtarak, uçuruma karşı olan direncini sergileyecektir. Buna karşı insanlara sınır koyamayız, ama güvenlikte gerekli. Çözüm: taş dubalara, emniyet kameri ile bağlanmadan, emniyet sınırı ötesine geçmek yasssaaak. Bu kuralların mutlak sağlanması gereklidir.
Tüm dubalar arası, sentetik veya kenevir halatla kordon geçirilecektir.

Şimdi asıl objemize sıra geldi. Köprüden geçti ‘Sarı gelin’ türküleri ile yad edeceğimiz, kanyon köprümüzün özelliklerine.
Köprünün iç çapı net 6.00 mt. dir. Dış çap ise 7,50 mt. dir. Boy 90.00 mt. olup taşıyıcı sistem çelik çerçeveli bir boru kesittir. İki yakada baş kısımlarda bulunan 5.00 mt. pabucu bulunan kasnaklar, yanal tesirler için mesnet noktasıdır. Her ne kadar, verilen 75 cm yanak kesitleri yeterli olmasına karşın, ülkemiz deprem bölgesi. Bu nedenle, Artvin ve çevresinin kırmızı bölgede olmamasına karşın, emniyetli tarafta olmak amacıyla, birazcık zor da olsa, iki payandalı ayaklara korku merdiveni fonksiyonunuda ekleyerek, riziko sıfırlanmıştır.

Köprünün döşemesinde malum, korku ve heyecan yaratmak için cam döşeme yapılmalı. Ben bu fonksiyonu biraz farklı kullanmayı yeğledim. Şöyle ki: Kanyonun bir ağzı, doğu yönü kapalı ağızdır. Güney batı ağzı ise, Çoruh vadisinden alçak basıncın etkisiyle, vadiden yaklaşık 500 mt. rakıma kadar olan yamaç profili, bitki üremesine uygun olmayan, bakır, mağnezyum ve paraleli cevher elementleri ile karışık damar vb. yapısında oluşundan dolayı, sabah saat 10,00 sularına gelinince, topraktaki elementlerin ısınması sonucu, bu boğazlarda, sıcak hava ile üstteki soğuk hava arasında yer değişimi başlar, bu hareket ise önce hafif, sonra yükselen dozda rüzgara dönüşerek, kanyon ağzından girerek, önü kapalı olduğundan, sifonik etki-basınç sonucu, kanyon içinde devamlı rüzgar vardır.
Hal böyle olunca; diğer benzerlerinde olduğu gibi, atlama (Jumpıng) sporu bu kanyonda olamaz, çünkü yanaklar dar, çarpma riski çok yüksek. Bu nedenle köprü ortasında yaptığım sağlı-sollu, platformları sadece düşey çalışan sistemlere yöneltmek gereklidir. Tesise işletme giderlerini karşılaması için, gelir getirecek unsurları da koymak zorundasınız.

Alternatifler; halatlı ve sepetli düşey salınımlar, halatlı, merdiven tırmanmaları, ilk akla gelenler.Rüzgar faktörünü sıfırlamak için sepeti, düşey klavuz kablo ile kanyonun zeminine sabitlersiniz. Sepet asansör gibi, iner çıkar. Rüzgar sorununu ise kişinin ruhaniyeti ile baş başa bırakmış olursunuz. Sadece bedeninde hisseder, sağa sola çarpma rizki ortadan kalkar. Bunları yazmamda ki gayem, bu yazımı okuyan kişilerdeki oluşacak sorulara cevap niteliğinde olmasıdır.

Asıl şimdi benim anlatacağım işin tematik yönüdür. Köprüden geçecek insanlara, iki yanı sadece bir flüt veya kaval enstrümanının, delikleri gibi kafesli delikler açarak içeriye ışık aldım. Bunu kasti yaptım. Birincisi; yürüyen kişi, konsantrasyonunu sadece cam döşemeden aşağıya bakmaya vermeli. Az önce anlattığım kitaplıktan, bu Kanyonun hazin hikayelerini okuyarak ve buraya gelerek, aşağıya bakarken, süngülenerek aşağıya atılan bu insanların çaresizliklerini düşünmelerini sağlamaya çalıştım.

Aptalca savaşların ve bundan medet uman, kahrolası insan beyninin ne kadar vahşi olduğunu hayal etsinler ve köprüden çıktıktan sonrada, bir insanı hunharca öldürmenin, ne kadar çağdışı, insanlığa sığmaya bir kavram olduğu kanaatine vararak, insanlar arasındaki, sevgi bağını, dil, din, ırk ve renk farkı aramaksızın, insanların barışık ve sevgi dolu, huzurla ve mutlulukla yaşayabilecekleri yeni bir dünya yaratmalarını öğretmek için tasarlamaya çalıştığım bir kompozisyondur. Bunca emeğimin amacı işte budur. İnsanlara, dolayısı ile Dünya’ya; İnsan olmayı öğretebilmek!!!!!!
Köprü gövdesindeki kaval delikleri gibi boşlukların ise; bu yapının inşa edilmesi halinde, alt vadiden gelen sürekli rüzgarın, bu köprü gövdesindeki deliklerden geçip, diğer delikten çıkarken çıkaracağı sesin, bizlere ve dünyaya, hangi seslerle ve hangi makamda müzik yapacağının, bize ne gibi dersler vereceğini !; bende sizler gibi merakla bekleyip, bu projenin gerçekleşmesi halinde hep beraber göreceğiz.

Proje sahasındaki Artvin istikametinden gelip, Ardanuç istikametine giden yolun, önerdiğim köprü ağzından itibaren, kanyona bakan yüzünde, modern malzeme olan, alüminyum profilve cam malzemesi ile, Yöremizde hakim, çardak mantığı ile, şimdilik dört adet, değişik amaçlı yöresel ürünlerin pazarlanacağı, yiyeceklerin, bölgesel tatların sunulacağı, satış ve servis üniteleri ile donattım.

Sayın Hemşehrilerim,
Dileğimdir ki, bu çalışmam sizlerin durağan olan atalet momentinizi harekete geçirir ve her noktası doğa harikası olan memleketimize yaraşır tesisleri yapmada, ortak fikir altında birleşerek, doğruya en yakın çözümlerle, geleceğimizi planlarken, somut vizyonlarla hareketle sonuca varırız. Bu birlikteliğe ihtiyacımız vardır, bunu unutmayalım.
Bu proje siyasi bir emel için değil, Ardanuç’u, Ardanuç yapmak için tasarlanmış olup, Yerel seçimlere girecek siyasi gurupların, bu ve benzer projeleri, Ardanuçluluk gururu ile müşterek sahip çıkarak, realize edilmesini savunmaları bir vatandaşlık borcudur diye düşünmekteyim.

Gördüğüm her konuda, eksik veya yanlışların olması halinde, olasılıkları gündeme getirerek yazı ile geçmiş dönemlerde sizlere anlatmaya çalıştım. Bu sefer proje ile deneyerek, ses getirmesini arzu ediyorum.

Tolgum sırtında bulunan, eski baraj inşaatı lojmanlarının yerine, Botanik bahçesi yapımına karşı yazdığım, yer seçimi yanlıştır, daha uygun yer bulunmalıdır savım üzerine, kişiler bana küserek tepki vermişlerdir. Kemale ermiş değerli iş adamlarımız ise memleketimize yardım amaçlı desteklerini esirgememektedirler. Buradan tekrar ısrarla tekrarlıyorum, yol yakınken bundan dönülmesi gereklidir. Kadük eser değil, kalıcı eser vermek doğru yöntemdir.

Burada sizlere yaptığım bu öneri, sadece konulara geniş açıdan bakılmasının, ne kadar da ehemiyetli olduğunu kanıtlamak için sunulmuş olup;projenin devamı olasılık haline gelmesi halinde, daha iki ayrı konunun da bu proje kapsamında, birleştirilerek, Ardanuç, kendisini bekleyen ve hak ettiği tarihi vizyonuna kavuşmuş olacağı muhakkaktır.
Ulu Önder Atatürk’ün, veciz sözünde kastettiği, ‘’Milli kültürümüzü, Muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız’’beyanını, günümüze entegre edildiğinde, çıkan sonuca bakıldığında, ne kadar da haklı olduğunu apaçık görmekteyiz.
Atatürk’ü sadece okumak değil, okunan bilge sözlerin altındaki derin anlamı çözerek, bu düşünceleri örnek alarak günümüze uyarlamalıyız. Muasır medeniyet seviyesine giden yol buradan geçer. Ardanuç ilçemizi, bu fırsattan mahrum etmeyiniz.
Artvin’n geleceği için, ben yukarıdaki çizgileri çizen ellerimi, taşın altına koydum, hem de cehennem deresi kanyonunun, devasa dağının altına!
Sıra sizlerdde,Saygılarımla,
Rahmi ÖNGÜNER, Mimar (09 şubat 2019 İstanbul)
HABER: SAMİ ÖZÇELİK